Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın destekçilerinin arasında son dönemlerde başlayan tartışmalar, Amerikalıların dış politika üzerindeki farklı bakış açılarını gözler önüne seriyor. Fransızca "Schadenfreude" kelimesinin karşılığı sayılabilecek bir duygu durumu, Trump destekçileri arasında ortaya çıktı ve bu durum, onların İsrail hükümetine yönelik tutumlarıyla ilgili ciddi çatlakları beraberinde getirdi. Anketlerde Trump’ın savunucuları arasında görülen bu derin bölünme, önümüzdeki seçimlerdeki stratejileri ve siyasi yönelimleri belirlemede önemli bir rol oynayabilir.
İsrail, tarih boyunca Amerika Birleşik Devletleri'nin en yakın müttefiklerinden biri olmuş ancak son dönemlerde, Trump’ın destekçi kitlesinin önemli bir kısmı, İsrail’e olan desteği sorgulamaya başladı. Trump’ın başkanlığı döneminde yaşanan olaylar ve özellikle Orta Doğu'da atılan adımlar, birçok destekçide derin bir hayal kırıklığına neden oldu. Bu hayal kırıklığı, bazı destekçilerin "İsrail, Amerika'nın çıkarlarını gözetmiyor" hissiyatını güçlendirdi. Suudi Arabistan ile olan ilişkiler, Filistin meselesine yönelik tutumlar ve İsrail'in bazı askeri operasyonları, Trump’ın savunucularını ikiye bölen temel faktörler oldu.
Trump'ı destekleyen bazı gruplarda yaşanan bu çatlaklar, rahatsız edici bir ölçeğe ulaşmış durumda. "Çok güçlü bir ihanet duygusu ve öfke var" diyen bazı destekçiler, kendilerini ihanet edilmiş hissettiklerini belirtiyorlar. Örneğin, Trump’ın, Cumhuriyetçi Parti’nin önde gelen isimlerinden bazılarıyla birlikte, İsrail hükümetinin desteklenmesi konusunda diğer görüşleri bastırmaya çalıştığı düşüncesi yaygınlaşıyor. Bunun yanı sıra, Amerika'nın dış politikadaki bu tutumunun, bazı destekçilere göre, Trump’ın "Amerikan halkının çıkarları" yerine "İsrail çıkarlarına" öncelik verdiği izlenimini uyandırdığı düşünülüyor.
Bu durum, Clinton ve diğer liderlerle kıyaslandığında Trump’ın izlediği dış politikayı sorgulayan seçmenlerin sayısını artırıyor. Destekçilerin bir kısmı, Trump'ın Filistin ve Arap dünyasına karşı daha yapıcı bir tutum izlemesini beklerken, diğerleri ise daha sert bir politika izlenmesi gerektiği görüşünde birleşiyor. Hatta bazı gruplar, “Sadece Yahudi lobisi değil, bütün dünya bizden faydalanmak için peşinde” düşüncesini benimsemeye başladılar. Bu yaklaşım, Trump’a duyulan güvenin sarsıldığı bir döneme işaret ediyor ve bu durum seçimlerde belirleyici bir unsur olabilir.
Bütün bu çatlakların yanı sıra, Trump’ın yaklaşan başkanlık seçimlerinin yaklaşmasıyla birlikte destekçi kitlesini yeniden bir araya getirmek için ne tür adımlar atacağı da belirsizliğini koruyor. Bazı gözlemciler, Trump’ın bu tür tartışmaların önüne geçmek için geleneksel yöntemlerini kullanarak birlik yaratmaya çalışacağını düşünüyor. Ancak, bu düşüncenin ne derece etkili olacağı, destekçilerinin zaman içinde değişen tutumları ile doğrudan orantılı olacak. Zira, Washington’daki siyaset arenasındaki çatışmalar, Trump’ın çeşitli gruplar arasındaki dengeyi sağlaması için daha fazla çaba göstermesini gerektirecektir.
Önümüzdeki günlerde, Trump’ın destekçileri arasında başlayan bu tartışmaların nasıl bir yöne evrileceği merakla bekleniyor. Her halükarda, bu iç çatışmalar, 2024 başkanlık seçimlerine giden süreçte önemli bir stratejik faktör olacaktır. Destekçilerin İsrail konusundaki görüş ayrılıkları, hem Trump’ın hem de Cumhuriyetçi Parti’nin geleceği üzerinde derin etkiler bırakabilir.