Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanvekili Özgür Özel, terör örgütlerinin silah bırakmaları gerektiğini ve bu süreci sonuna kadar desteklediklerini dile getirdi. Düzenlediği basın toplantısında, ülkenin barış ve huzura kavuşması için atılacak her türlü adımın yanında olduklarını vurgulayan Özel, Türkiye'nin demokratik ve özgür bir geleceğe ulaşması için diyalog kanallarının açık tutulmasının gerekliliğini ifade etti.
Özgür Özel, konuşmasında Türkiye’nin terörle mücadelesinin sadece askeri yöntemlerle değil, aynı zamanda siyasi ve sosyal çözümlerle de yürütülmesi gerektiğini dile getirdi. "Silahlar devre dışı bırakılmadıkça, kalıcı bir çözüm bulmak mümkün olmayacaktır" diyen Özel, örgütlerin kalan unsurlarının diyaloğa girmesinin önemine dikkat çekti. Özel, "Halkın huzur içinde yaşaması, çocukların gelecekte barış içinde büyümesi için silahların bırakılması en öncelikli konudur" dedi.
Özgür Özel'in açıklamaları, Türkiye'de son dönemde gündemde olan terörle mücadele politikasını yeniden tartışmaya açın bir zemin oluşturdu. Özellikle CHP'nin diyalog çağrılarının, hükümet cephesi tarafından nasıl karşılanacağı merak konusu. "Kürt vatandaşlarımızın talep ettiği hakların ve özgürlüklerin tanınması, terörü besleyen unsurları da ortadan kaldıracak" diyen Özel, toplumsal uzlaşı ve barış ortamının sağlanması için gerekli adımların mutlaka atılması gerektiğini savundu.
Özel’in bu açıklamaları, yalnızca ülke içinde değil, uluslararası alanda da ilgiyle karşılandı. Birçok insan hakları savunucusu ve uluslararası gözlemci, Özel’in bu cesur yaklaşımını takdirle karşıladı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından terörle mücadelede insan haklarının göz ardı edilmemesine yönelik yapılan çağrılarla örtüşen bu açıklama, farklı kesimlerden de destek gördü. Özel, "Uluslararası camianın da bu süreçte Türkiye'ye destek vermesi ve terörle mücadelede insani boyutu ihmal etmemesi lazım" ifadelerini kullandı.
Özgür Özel’in basın toplantısında yaptığı konuşma, Türkiye’nin ileriye dönük barış ve huzur ortamının sağlanmasına yönelik umut verici bir adım olarak değerlendirildi. Ancak, siyasetin dinamik yapısı göz önüne alındığında, bu tür açıklamaların pratiğe dökülüp dökülmeyeceği ise bilinmezliğini koruyor. Özel’in bu konudaki kararlılığına rağmen, hükümetin bu yönde bir adım atıp atmayacağı ve toplumda nasıl bir karşılık bulacağı ise belirsizliğini korumakta.
Gelecek günlerde bu çağrının nasıl yankı bulacağı ve toplumsal bir mutabakata varılıp varılmayacağı, hem siyasetin gidişatı hem de toplumun huzuru açısından kritik bir öneme sahip. Özgür Özel’in duruşu, bu noktada Türkiye’deki barış sürecinin ne denli önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Özgür Özel'in bu açıklamaları, siyasi birer manifesto olmaktan öte, Türkiye'nin barış ve güvenliğinin sağlanmasına yönelik atılacak adımlara ışık tutmakta. Toplumun tüm kesimlerinin barış talep ettiği bu dönemde, siyasi otoritelerden gelecek destekleyici açıklamaların ve eylemlerin daha da önem kazandığı açık. Barışın sağlanmasının yalnızca bir halkın değil, tüm Türkiye’nin sorunu olduğu gerçeğiyle hareket etmek, tüm vatandaşların ortak bir hedef olarak sahiplenmesi gereken bir durumdur.
Özgür Özel, siyasi kariyerinde attığı bu adım ile, terörle mücadele sürecinde sadece askeri çözümlerin yeterli olmayacağını gündeme getirmiştir. İleriye dönük potansiyel barış süreci için, toplumun bu noktada duyarlılığı ve siyasi aktörlerin sorumluluk alması gerektiği açıkça görülmüştür.