İrtikap, hukuk terimi olarak kamu görevlilerinin görevlerinden doğan yetkilerini kötüye kullanıp, kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmelerini ifade eder. Daha geniş bir anlamda ise; bir kamu görevlisinin, kamu arsa ve mal varlıklarını yönetirken ki sorumluluğunu ihlal ederek, bunları şahsi menfaatine yönelik kullanması durumunu tanımlar. Bu tür eylemler, haksız bir kazanç sağlamak amacıyla gerçekleştirilir ve bu da İrtikap suçunu oluşturur. Ancak İrtikap suçu, sadece bir bireyin değil, tüm toplumu etkileyen bir sorunda dönüşebilir.
İrtikap suçunun temel özelliklerinden biri, kamu görevlisi olarak bir kişinin, belirli bir yetki ve sorumlulukla donatılmış olmasıdır. Kamu görevlisi, devletin ve halkın menfaatlerini savunmakla yükümlüdür. Ancak bazı durumlarda bu yükümlülüğe aykırı davranarak, kendi menfaatleri doğrultusunda hareket eder. İrtikap suçu, genellikle kamu işlerinde, özellikle mal yönetiminde, kamusal kaynakların kötüye kullanılması şeklinde ortaya çıkar.
Hukuk sisteminde İrtikap, Türk Ceza Kanunu'nun 248. maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, bir kamu görevlisinin yetkisini kötüye kullanarak, bir mal üzerindeki tasarrufunu kötüye kullanma eylemi, İrtikap suçu kapsamına girer. Ayrıca, bu suçu işleyen kişilere karşı belirli cezalar öngörülmektedir. İrtikap suçu, toplumda adaletin sağlanmasında büyük bir engel teşkil edebilir; çünkü kamu güvenini zedeler ve kurumsal yapıyı sarsar.
İrtikap suçu, mahkemelerde oldukça ciddi sonuçları olan bir suç olarak değerlendirilmektedir. Türk Ceza Kanunu'na göre, İrtikap suçunu işleyen kamu görevlilerine çeşitli hapis cezası ve mali yükümlülükler getirilmektedir. Suçun niteliğine göre cezalar değişik oranlarda uygulanabiliyor. Fakat genellikle bu tür suçlar, kamu görevlisi ile vatandaş arasında bir güven kaybına yol açtıkları için toplumda kamu düzenine zarar verebilir. Bu tür suçların önlenmesi amacıyla, hukuki yaptırımların yanı sıra, daha fazla denetim mekanizmasının devreye girmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak, İrtikap suçu, kamu görevlilerinin bireysel çıkarları doğrultusunda devleti ve toplumu mağdur etmesine neden olan bir suç türüdür. Bu suçun önlenebilmesi için, toplumda hukukun üstünlüğünün sağlanması, denetim mekanizmalarının etkin şekilde çalışması ve bilinçlendirme faaliyetlerinin artırılması büyük önem taşımaktadır. Böylelikle, kamu görevlilerinin etik değerlere uygun bir şekilde hareket etmeleri teşvik edilebilir.