Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Avrupa bölgesindeki sağlık otoritelerini çarpıcı bir uyarıda bulunarak, 2024 yılında kızamık vakalarının 27 yıl sonra en yüksek seviyeye çıkabileceğini duyurdu. Avrupa'da son yıllarda artış gösteren kızamık vakaları, toplumda aşı karşıtlığı ve aşılama oranlarındaki düşüş gibi faktörlerin etkisiyle daha da tehdit edici bir hal alıyor. Bu durum, hem bireysel sağlık açısından hem de toplum sağlığı açısından ciddi endişelere yol açıyor. Bu yazıda, kızamığın belirtileri, nedenleri ve Avrupa'daki aşılama oranlarına dair önemli bilgilere yer vereceğiz.
Kızamık, virüs kaynaklı bulaşıcı bir hastalıktır ve genellikle çocukluk çağında görülen ciddi sağlık sorunları arasında yer alır. Hastalığın en yaygın belirtileri arasında yüksek ateş, öksürük, burun akıntısı ve kırmızı döküntüler yer alır. Kızamık virüsü, enfekte bir kişinin burun veya boğazından yayılan damlacıklar yoluyla kolayca bulaşır. Ayrıca, kızamık enfeksiyonu geçiren bir kişinin hastalığın başlangıcından 4 gün önce ve 4 gün sonrasına kadar virüsü başkalarına bulaştırma riski oldukça yüksektir. Kızamık, düşük immüniteye sahip olanlar için yaşamı tehdit eden komplikasyonlara yol açabilir. Bu nedenle, hastalığın önlenmesi ve kontrolü adına aşılama kritik öneme sahiptir.
DSÖ'nün son raporuna göre, kızamık aşısı için hedeflenen bağışıklık oranı %95 olarak belirlenmiştir. Ancak 2023 itibarıyla Avrupa'daki birçok ülkenin aşılama oranları bu hedefin altında kalmaktadır. Özellikle bazı bölgelerde, aşıya karşı duyulan güvensizlik ve yanıltıcı bilgiler nedeniyle, çocuklara yapılan aşılamalarda ciddi düşüşler görülmektedir. Aşı oranlarındaki bu düşüş, toplumsal bağışıklığın azalmasına ve dolayısıyla kızamık gibi bulaşıcı hastalıkların yayılmasına neden oluyor. DSÖ, bu durumu 'kırılgan bir sağlık durumu' olarak tanımlarken, halk sağlığını korumak için acil önlem alınması gerektiğine dikkat çekiyor.
Kızamık aşısı, hem birey hem de toplum sağlığı açısından kritik bir öneme sahiptir. Aşılama sayesinde bireyler, bu tehlikeli hastalığa karşı koruma sağlarken, toplumda toplu bağışıklığın artırılması da sağlanır. Kızamık, aşı ile önlenmesi mümkün bir hastalık olmasına rağmen, son yıllarda gerçekliğe dönüşen vakalar, halk sağlığı açısından alarm zillerinin çalması gerektiğini gösteriyor. Uzmanlar, özellikle ebeveynlerin çocuklarına aşı yaptırmalarının önemini vurguluyor ve toplumun bilinçlendirilmesi için eğitim çalışmalarının artırılmasını öneriyorlar.
Sonuç olarak, Avrupa'da 2024 yılında beklenen yüksek çocuk kızamık vaka sayısı, tüm dünyada sağlık otoriteleri ve hükümetlerin alarm vermesine neden oldu. Aşılama oranlarının artırılması, halkın bilinçlendirilmesi ve sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesi, bu tehditkar durumu bertaraf etmek adına gerekli adımlardır. Kızamık aşısının geçmişte sağlığa kazandırdığı başarılar göz önüne alındığında, toplumun tüm kesimlerinin katılımı ile bu hastalığın yenilmesi mümkün gözüküyor. Sağlıklı bir geleceğin teminatı olan aşılama, bireysel ve kolektif bir sorumluluk olarak karşımıza çıkıyor.